27 Nisan 2016 Çarşamba

YAZ RÜYAM BADEMLİ





Aramızda yazı sevmeyen var mı??



Her sene haziran ayı geldiğinde, havalar da ısınmaya başladığında, ilk aklıma gelen şey, bir deniz kenarında olmak ve denizde yüzmektir.

Boğaz da doğmuş büyümüş biri olarak denizden hiç ayrı kalmamam dan mı? yoksa denizin kokusunun içime işlemesinden mi bilemiyorum.

Her yaz aynı sahil ve kumsalda olmakta beni sıkar. İşte böyle bir ruh halinde olduğum günlerden biriydi.

Eşime hadi Bergama'ya doğru uzanalım sahil şeridini gezelim dedim. Oda beni kırmadı.

En sevdiğim aylardan biri olan Eylül ayının başlarıydı.

Hava da tek bir bulut, ağaçları sallayan tek bir esinti bile yoktu.

Ayvalık'tan yola çıktık. İlk durağımız Dikiliydi. Burası Ayvalık'tan sonra bana pek cazip gelmedi.

Zaten benim hedefim belliydi. Fotoğraflarda gördüğüm turkuaz renkli deniziyle Kalem adasını görmek istiyordum.

Dikilide fazla oyalanmadan yolumuza devam ettik. Dar virajlı köy yollarından sonra adanın karşısına gelmiştik.

Adaya nasıl gidilir? neyle gidilir? hakkında da hiç bir bilgi edinmemiştim. Görevliden aldığımız bilgiyle hüsrana uğradım.Adaya otel rezervasyonu olmayan kimseyi almıyorlarmış. Eşim tamam hadi dönelim diyordu ama ben oradan uzaklaşamıyordum.

Sonra aklıma Bademli geldi. İyi ki de gelmiş:)

Bademli dikili ye bağlı eski bir Rum köyü. Köy bizi daha sınırlarına girer girmez etkisi altına aldı.
Köy kahvesi, beyaz boyalı taş evleri ve önünde sohbet eden güler yüzlü insanları.

Köyün içinde biraz dolaşıp etrafı tanımaya çalıştık. Sonrasında denize ulaşmak için sahile doğru
arabayla devam ettik. Önümüze 2 tabela çıktı. Biri sağ biri sola gidiyordu.

Tesadüfen sağa giden tabelayı FAME BEACH yazan tarafa yöneldik.

Zeytin ağaçlarının arasından bozuk bir yolda bir süre ilerledik. Nereye gidiyor?? neye ulaşacağımızı bilemiyorduk.

Sonrası mı?

İşte aşağıda gördüğünüz manzara....




Bir aile tarafından işletilen bir plajdı burası. Girişte ufak bir giriş ücreti karşılığında plaja girdik.

Denizden alamıyorduk gözümüzü.

Hemen üzerimizi değiştirip sahile attık kendimizi. Bembeyaz kumlar, masmavi bir deniz
Maldivler de miyiz? dedirtti bize.

İnanın abartmıyorum.









Bu arada sahilde ve denizde toplasan üç beş kişi vardı.


Ben zaten denize girdimi çıkmayan biriyim ama denize girmesiyle çıkması 3 dakika süren eşim
kendi rekorunu kırdı.

Acıkmış bir şekilde sahile attık kendimizi. Restorandan bir şeyler atıştıralım dedik.

Ama atıştırmak değil ne bulduysak yedik. Neler bulmadık ki??





Kabak çiçeği dolması, patlıcan salata, fava, deniz börülcesi ve harika bir kalamar tava.
Kalamarları iştahla götürmekten fotoğrafını çekememişim:))

Hepsi birbirinden güzeldi...

İşte o günden sonra buranın Fame  Beach in müdavimi olduk.

Bu sene bungalov ev yapımına da başlanmıştı.

İnşallah 2016 yazında günü birlik değil de kalmalı olarak gidebileceğimiz bir yerimiz var.

Gün batımını seyre dalıp  yavaş yavaş evimize doğru yola çıktık.




Şimdi gelelim klasik sorularımıza;

Ne zaman gidilir??

Ne ile gidilir?

Nasıl gidilir??


Yazın üç ayında buraya gidebilirsiniz. Ama Eylül ayını bize bırakabilir misiniz lütfen:))

Mümkünse altı yüksek son model olmayan bir araba ile..

Sizin için harita hazırladım lütfen bakar mısınız.






Yeni rotalar, yeni keşifler bizi bekler,

Sağlıcakla kalın,









1 yorum:

  1. Sen bir tanesin, bir gün mutlaka birlikte gezmek dileğiyle, sevgiler🙌💚🙋❤️

    YanıtlaSil