10 Ocak 2017 Salı

2017 E MERHABA BUDAPEŞTE -PRAG-CESKY KRUMLOV-NÜRNBERG






Hayal diyorum.
Kurun diyorum.
Ne kadar çok isterseniz o kadar olur diyorum.

Hiç bir zaman çok büyük, gerçekleştiremeyeceğim hayallerim olmadı.

Ama elimde sıcak şarabım ile, herhangi bir Avrupa şehrinde, özgürce ve güvenle, havai fişeklerin altında yeni yıla girmeyi hep hayal etmişimdir.

2016 yılının sonunda bu hayalimi de gerçekleştirmiş oldum.
Bu gezimin gerçek amacı buydu. Ama gitmişken görmediğim bir iki şehre de uğrama fırsatım oldu.

Pegasusun promosyonlu bir uçuşunu yakalayarak Budapeşte'ye 72 TL ye gidiş bileti almamla gezi planımız başlamış oldu. Sonrasında diğer şehirler de eklenerek gezimiz son halini aldı.

İşte haritamız ve rotamız:))



Daimi gezi arkadaşım Gülnur'un kardeşi Tarık'ın Budapeşte de yaşaması da buna sebep olmuştu.
Arkadaşım benden bir hafta önce kardeşinin yanına gitti..

31 Aralık sabahı Sabiha Gökçen'den 11:20 uçağı ile Budapeşte'ye uçtum.

Arkadaşlarım ile Nyugati'deki  tarihi bina içindeki Mc Donald's da buluşmak üzere yazışmıştık.
Daha öncesinde buraya gittiğim için yeri hakkında ufakta olsa bilgim vardı.

Hava alanından çıkar çıkmaz bilet gişesinden  biletimi aldım.

Macaristan'da Forint geçiyor.1000 Forint yaklaşık 12 TL

Çıkıştaki duraktan E 200 numaralı otobüse binerek şehir merkezine doğru yola çıktım.
Kbanya Kispets durağında inerek metro ya geçiş yaptım.Şehir merkezine M3 metrosu gidiyor. Metro da ki durakları takip ederek Nyugati'de indim.

Bu arada Macaristan da biletleri muhakkak valid leyin. Yani makinelere okutarak tarih ve saat yazdırın. Metro giriş ve çıkışlarında muhakkak kontrol oluyor.

Arkadaşlarım Buda peşte dışından Estergon'dan geldikleri için biraz geciktiler. Sonunda büyük buluşma:))

Burada bir şey atıştırıp otelimize doğru yola koyulduk. Tarık bize merkeze çok yakın bir otelde yer ayırtmış. Otele girişimizi yapıp eşyalarımızı bırakıp hemen dışarı attık kendimizi.

Deak Ferenc Ter otelimize yürüme mesafesi. Şehrin canı, merkezi burası diyebiliriz.

Yeni yıl için kurulan stand(tezgah) lar rengarenk. Yeme içme yerleri insanlarla dolu. Evet sonunda sıcak şarabı gördüm. Hemen birer tane alıp yolumuza devam ettik.


Yılbaşı tezgahları, süsleri ışıl ışıl çok renkliydi.




































Yöresel yemekler den lahana sarması, gulaş her tezgahta satılıyordu.














Öncelikle kokusunun cazibesine dayanamayıp,  çok özlediğim Kürtoşumu aldım. Bir çoğunuz biliyorsunuzdur. Ama bilmeyenler için Kurtös Kalacs  kömür ateşinin üzerinde  dönen bir makara sayesinde pişen bir hamur tatlısı.
Macarlara özgü bir tat. Ama Çek  ve Romanya'da da yeme şansım olmuştu.
Sadesi, çikolatalısı, fındıklısı da var. Ama  ben en çok tarçınlı olanını beğeniyorum.















Sonrasında Meşhur St.Stephen Basilicasına yürüdük. Burası gerçekten çok güzel süslenmişti. Özellikle gece ışıklandırılmış hali bir harika.



Artık karnımıza sıcak bir şeylerin girmesi gerekiyordu. Hava yeterince dondurucuydu.
Tarık sanki içim okumuş gibi geçen sefer geldiğimizde çok beğendiğim fotolarını çektiğim ama yemek yiyemediğimiz restorana  götürünce çok sevindim.
Rustico Macar tatlarını tadabileceğiniz otantik bir restoran. Duvarlarındaki tabak ve süsler gerçekten buraya değişik bir hava katıyor.










Sıcak sıcak gulaş yemeğimiz  jet hızıyla servis edildi. Doyurucu bir moladan sonra otelimize doğru yola koyulduk.


Üzerlerimizi değiştirip otelin lobisindeki saat 20:30 da ki yılbaşı partisine katıldık. Bir kaç saat sonra artık yeni yıla gireceğimiz mekan olan sokaklardaki yerimizi almamız gerekiyordu.

Hava biraz daha soğumuştu.. Ama ışıklarla rengarenk süslü mekanlar, insanların kalabalık oluşu ve havai fişeklerinin görüntüsü üşümemizi engelliyordu.

Saat 23:00 itibariyle havai fişek gösterileri başladı. Şehrin her tarafından sesler ve ışıklar yansıyordu. Ve saat 24:00 ü gösterirken Tuna nehrinin kıyısında Buda Kalesi ne karşı
tam istediğim gibi havai fişeklerin altında sevdiğim arkadaşlarımla birlikte ve eğlenerek
 2017 e girmiş olduk.



















Biraz daha sokaklardaki renkli görüntüleri seyredip otelimize döndük. Tüm eğlence mekanları tıklım tıklım. Ama biz de çok fazla enerji kalmamış. Otelimizin yanındaki mekanın sabaha kadar süren güm tek güm tek sesleri arasında zorda olsa uykuya dalabildik.

2.GÜN

Sabah otelde yaptığımız güzel bir kahvaltı ve dinlenme  molası sonrası tekrar Budapeşte nin sokaklarına attık kendimizi.

Dün Peşte'de dolaşmıştık. Bugün de Buda da geçirelim dedik. Elizabeth köprüsünün üzerinden yürüyerek karşıya geçtik. Bu köprü 2.dünya savaşı sırasında tamamen yıkılmış. Sonrasında tekrar yapılmış. Bu yüzden diğer köprüler gibi ihtişamlı değil.

Hava buz gibi.Daha önce Buda kalesi ve St Gellert tepesini gördüğümüzden buralarda çok oyalanmadan meşhur  Zincirli köprüden tekrar Peşte ye geçtik.




Peşte sahilinde bir sürü 5 yıldızlı otel var. Bunlardan Gresham Palace Four Season güzel olanlarından biri.
Bu otele uğrayıp biraz dinlenme ve ihtiyaç  molası verdik.

















Budapeşte'ye gelirseniz bu ünlü 5 yıldız otellerde kalmasanız bile mutlaka uğrayıp birer çay kahve için. Fiyatlar gayet uygun.

Biz havanın soğuk olmasından dolayı bir kaç saat gezip, bir kaç saatte  Marriot, Kempenski gibi otellerde dinlenme molası verdik.



Akşam yemeği için bu sefer yılbaşı meydanındaki sokak standlarından yemek yemeği tercih ettik.

Gece otobüsüyle Prag'a gideceğiz. Otelimize geri dönüp biraz dinlendikten sonra Nepliget otobüs terminaline doğru yola koyulduk.

Budapeşte'den Prag a otobüs ya da tren ile gidebilirsiniz. İki side 7-7.5 saat sürüyor.
Tren fiyatları 38 Euro
Otobüs fiyatları ise 22 Euro civarında.

Ben yaz aylarında Ayvalık'a  sürekli gece otobüsüyle gittiğimden alışkınım. Bu yüzden Saat 23:30 kalkan otobüse bilet aldım. Böylece zamandan da kazanmış olacaktık.

Otobüs gayet konforluydu. Otobüste kah uyuyarak kah  film seyrederek sabah 06:30 sıralarında Prag'a ulaşmış olduk.


3.GÜN

Otelimizi Florenc otobüs terminaline yakın bir yerden seçtik. Sabahın köründe çok fazla yürümeyelim diye.

B&B  Prag otelimizi biraz sorarak, birazda Google map ve kardeşimiz Tarık sayesinde çabucak bulduk.

Tarık çok yakın bir zamanda Prag'da da bulunmuş ve bir kaç gün kaldığı için burada ki rehberimiz de o oldu.
Gülnur ve bende daha önce gelmiştik ama Gülnur'un 10 küsür sene benim ise 3 4 sene olmuş.
Üzerinden pek çok şehir geçmiş.

Check in saatine daha çok olduğundan bavullarımızı teslim edip. Kahvaltı salonuna geçtik.

Kahvaltı salonunda otururken  arkadaşım Ecem'i görmem büyük sürpriz oldu. Onlarda yılbaşını Prag'da geçirip bugün İstanbul'a dönüyorlarmış.
Dünya küçük diye kim demişse doğru demiş.

Kahvaltı sonrası Bu sefer Prag'ın sokaklarına attık kendimizi. Prag' a yılbaşı zamanında gelmek gerçekten doğru bir kararmış. Şehre masal şehri deniyordu ama karın yağmasıyla birlikte daha büyülü bir havaya büründü.
Öncelikle Astronomik  Saat kulesinde 12:00 de ki 12 havari geçiş seramonisini izledik.








Bu güzel saati tasarlayan Hanus ustanın, aynısını başka bir yerde yapmasın diye kör edilmesi hikayesini hep içim acıyarak okumuşumdur.

Sonra eski  şehir meydanına geldiğimizde kar yağmaya başlamıştı.
Büyük süslü bir çam ağacı etrafındaki alışveriş standları arasında kar  keyfi yapmak muhteşemdi.
Ama sonrasında kendimizi Starbucks'a zor attık.























Burada biraz dinlendikten sonra  Prag'ın güzel dar sokaklarında bulduk kendimizi.
Çikolata müzesinin bulunduğu yere geldiğimizde  kim tutabilir acaba beni.
Çeşit çeşit çikolataların bulunduğu bu mekandan bir süre ayrılamadım.
Arka tarafta bir ücret karşılığı çikolata yapımına şahit olup tadım yapabiliyorsunuz.
Oradan aldığım çikolataları ben de ev de müze de saklar gibi tutuyorum.
Daha yiyemedim kimseye de vermiyorum.







Sonrasında Charles köprüsünü doğru yola çıktık. Bu köprü bildiğiniz üzere Prag'ın simgesi gibi.
Üzerindeki heykelleri, Vlatava nehrinin güzelliği karşısında kendinizi bambaşka bir alemde hissediyorsunuz.
















Sonrasında karnımız açıktığından eski şehrin içinde Fat Cat adlı bir kafe restoranda yemek yiyelim dedik. Ama yemek ne mümkün siparişleri verdikten 45 dakika sonra sorduğumuzda 10 dakika sonra yemekler hazır dedikleri için mekana internetten 1 puan vererek  hızlıca ayrıldık.
Artık restoran arayacak bekleyecek zamanımız olmadığından, kurtarıcı mekanlarımızdan biri olan Burger King'de yemeğimizi yedik.

Gece yolculuğu ve havanın soğuk olmasından dolayı akşam 19:00 gibi otelimize geri döndük.
Yarın güneydeki küçük Prag da dedikleri Cesky Krumlova yolculuk var.


4.GÜN



Evet saat 10:00  otobüs ile Cesky Krumlova gideceğiz. Florenc otobüs terminaline geldiğimizde otobüsümüzün bu duraktan yolcu almadığını öğreniyoruz. Allah tan terminale erkenden gelmişiz ve şehir küçük. Metro ile Andrea adlı durağa gidip orada otobüs durağını bulduk.
Prag metrosu karışık değil. Ama tabelalar Budapeşte metrosundaki gibi açıklayıcı değil.


Otobüs ile Prag Cesky Krumlov arası 3.5 saat sürüyor. www.busbud.com.tr adlı siteden biletleri alabilirsiniz.
Benim gibi yanılıp Airport'tan kalkıp Florence den geçen otobüs bileti almayın. Ben 10 Euro gidişe ödedim. Normalde Na Knizeci(Andrea) durağından olanlar 7.6 Euro.

Üç gündür tarihi şehirlerin içinde tur attıktan sonra şehirden uzaklaşıp doğa manzaraları içinde yolculuk etmek çok iyi geliyor.
Karla kaplı tarlalar, ağaçlar ve donmuş Vlatava nehri  manzaralarıyla sıkılmadan şehre varıyoruz.











Cesky Krumlov  Unesco miras listesinde 1992 den beri yer alıyor. Her mevsiminin ayrı güzel olabileceğini tahmin ettiğimiz şehri, karlarla kaplı olarak görmekte ayrı bir şanstı bizim için.

Otobüs terminalinden biraz yürüyünce şehrin tepeden  muhteşem manzarası bizi karşılıyor.











Yavaşça şehrin içine girdiğimizde ise dev bir tarihi plato içinde yürüyor gibi hissediyor insan.
Soft renklerle boyalı Çek mimarisi evleri rengarenk süslü dükkanlarıyla burası benden 10 puanı alıyor.



















































Günübirlik bir gezi olduğundan, hızlı bir şekilde önce kaleye çıkıp, oradan şehrin muhteşem görüntüsünü izliyoruz.
Kalenin arkasında çok büyük bir yeşil alan bahçe var. Oradan geçip kalenin içini dolaşabiliyorsunuz.
Kalenin içinde şehrin renkleriyle uyumlu bir kule görüyoruz. İsteyen kuleye çıkıp şehri biraz daha yukarıdan seyredebilir.














Kaleden aşağıya inip çok şık  bir kafe de mola veriyoruz. Sonrasında kalan zamanımızı şirin tahta ve el yapımı oyuncakların satıldığı küçük dükkanları gezerek tamamlıyoruz.



















Eğer vaktiniz bol ise bir gün burada konaklayın derim. Çünkü benim aklım kaldı. Akşam 17:00 gibi güzel anılarla dolu olarak Prag'a doğru yola çıktık.

Saat 20:30 da Pragtaydık. Metro ile şehir merkezine geçip yılbaşı pazarında sıcak şarabımız eşliğinde son bir tur daha attık. Budapeşte'de yiyemediğimiz Langoşh un burada da  yapıldığını görünce önce alıp almamakta tereddüt ettik. Ama bir Türk çiftin pişi gibi çok güzel demesiyle hemen bir tane aldık.
Gerçekten bizim pişimiz gibi ama daha kocamanı. Hamurun üzerine sarımsak ve sos koyuyor. Üzerine rendelenmiş kaşar. Gerçekten doyurucu ve lezzetli.

İyice üşümeye başlayınca otelimize doğru yola koyulduk.









5.GÜN

Ve son durağımız Nürnberg. Yani 3.ülkeye Almanya ya gidiyoruz. Nürnberg nereden çıktı diyenlere açıklayayım.
Budapeşte'ye ucuz gidiş bileti almıştım.72 TL Ama dönüş biletini düşünene kadar promosyonlu biletler tükendi.
Prag'dan dönüş biletleri de bir hayli pahalanmıştı. Alternatif uçuş şehirleri ararken Pegasusun Nürnberg'e uçtuğunu gördüm. Hem de Prag dan daha ucuz bir fiyata.
Romantik yol rotasının başlangıç şehri Nürnberg'ide  merak ediyordum tabii.
Planımıza bir gün daha ekleyip Nürnberg'den dönüş biletlerini aldım.

Gidiş dönüş uçak bütçesini gayet ekonomik bir fiyata tamamlamış olduk.
Sabah 10:10 daki otobüsümüz için  biraz koşturmaca ile tren istasyonunun yolunu tuttuk. Otobüs durağı ana tren garının üst katında bulunuyormuş.

Tarık kardeşimize burada veda ederek otobüsümüze bindik.

Yolculuğumuz 3.5 saat sürdü. Otelimiz B&B Nürnberg. Ana tren garına çok yakın. Opera binasının hemen yanında. Otele girişimizi yapıp eşyalarımızı odaya çıkarıp dışarı attık kendimizi.

Bu arada biz B&B otellerinden çok memnun kaldık. Hem Prag hem de Nünberg teki.

Nürnberg nüfusunun %10 u Türklerden oluşuyormuş. Gerçekten her yerde Türk'e rastlamak mümkün.

Otelin karşısındaki sokaktan dümdüz ilerlediğimizde eski şehrin içine giriş yapmış olduk. Karşımıza ilk  Mariage Corousel yani evlilik çeşmesi çıktı. Evliliğin evrelerini anlattığı söylense de biz bakınca hiçte bir şey anlayamadık. Sonrasında tarihçesini okuduğumda resimleri incelediğimde bilgi sahibi olabildim. Bir blog yazarının Türkiye de böyle bir çeşme yapılmış olsaydı hala yerinde durabilir miydi? yazısına çok gülüyorum. Haksız da değil yani:))























Sonrasında dümdüz yola  devam ediyoruz ve karşımıza küçük bir  adacık ve köprü çıkıyor. Haritadan bakınca buranın Trödelmarkt eski domuz pazarı yeri olduğunu görüyorum. Manzara gerçekten çok güzel. Ama bir pozdan sonra her ikimizin de telefon şarjları bitmesin mi.





Bu güzelliğinin daha çok resmini çekemedik diyerek köprüden geçip ara sokaklarda dolanıyoruz. Bir kafe bulup dinlenme ve şarj molası vereceğiz. Hemen karşımıza bir kafe çıkıyor. Karşına baktığımızda Oyuncak müzesinin önüne geldiğimiz fark ediyoruz. Ne yazık ki zamanımız kısıtlı olduğundan müzeye ziyaret edemiyoruz.

Kafede  çay siparişi veriyoruz. Kocaman bardakta çayımız ve yanında balımız geliyor.
Yan masada gördüğümüz tarçını da çayın içerisine katınca tam kış çayımız hazır oluyor.
Şarjlarımızda bu arada dolmuş oluyor.

Kafeden çıkınca  ara sokaklardan devam edince  meşhur Noel pazarının kurulduğu meydana geliyoruz.
Her sene 25 Kasım-24 Aralık tarihleri arasında bu alanda pazar kuruluyormuş. Ne yazık ki biz yılbaşı sonrası gittiğimizden pazar kapanmıştı.
Pazarın başındaki çeşmede gerçekten etkileyiciydi.








Frauenkirche



Artık hava karamaya başlamıştı. Yukarıya kaleye doğru yola koyulduk. 2.Dünya savaşı sırasında şehrin %90 u yıkılmış. Ama savaş sonrası o kadar aslına uygun olarak tadilat edilmiş ki eski halinden bir farkı olduğunu sanmıyorum.

Kaiser Kalesi












Albercht Dürer in evi















6.GÜN

Ve son günümüz. Bugün saat 15:20 de Nürnberg'den İstanbul'a uçacağız. Sabah erkenden kahvaltımızı yapıp tekrar sokaklara attık kendimizi. Şansımıza hava pırıl pırıl.
Bu sefer ana tren istasyonunun karşısından tarihi şehre giriş yapıyoruz. Dün akşam karanlıkta gezdiğimiz yerleri bir de aydınlıkta görelim diye.

Opernhaus(Opera evi)






























 Schöner Brunnen





























Otelimizin hemen yanındaki metro istasyonundan Hava alanına giden metro ya binerek bu güzel şehirden ayrıldık.

Gelelim klasik sorularımıza,

En çok neresini beğendik?

Ne kadar para harcadık?

Budapeşte ve Prag için söylenecek söz yok sanırım. Orta Avrupa'nın en güzel şehirleri. Mutlaka görülmesi gereken şehirlerden.

Cesky Krumlov ve Nürnberg ise ilk kez gittiğim ve hayran olduğum şehirler listesine girdiler.

Baharda mutlaka tekrar gideceğim.

Bütçemize gelirsek;  860 TL

İstanbul-Budapeşte uçak             72 TL
Budapeşte Otel                            80 TL
Budapeşte Prag Otobüs               85 TL
Prag 2 gece Otel                         220 TL
Prag Cesky-Krumlov Otobüs        76  TL
Prag Nünberg Otobüs                  55 TL
Nünberg Otel                               90 TL
Nünberg İstanbul uçak               182 TL


Bu bütçeyi de  gezmek isteyip "çok para nasıl gideceğim? " diyen arkadaşlar için yazdım.
Yeter ki isteyelim.
Gidemeyeceğimiz yer, yapamayacağımız şey yok.

Hoşca kalın,